Hastalığın isminden de anlaşıldığı gibi en tipik belirtisi, enfekteli bitki aksamının ateşten yanmış bir görünüm almasıdır. Bu görünüm elma ve ayvada kızılımsı kahverengi, armutta ise siyaha yakın koyu kahverengidir. Nemli havalarda enfekteli kısımlarda krem rengi sütümsü bir akıntı oluşur ve bu akıntı kuruduğunda elmada amber rengi, armutta ise kahverengi bir renge dönüşür. Bu akıntı hastalık etmeninin en karakteristik işaretidir.
İlk belirtiler genellikle tek bir çiçek veya tüm çiçek demetinde görülür. Başlangıçta enfekteli kısımlar suda haşlanmış gibi bir görünüm alır, solar, büzüşür ve kahverengileşir. Zamanla ateşte yanmış gibi siyahlaşır. Enfeksiyon çiçek tablasına doğru ilerler ve çiçek tablası koyu yeşil renkte suda haşlanmış gibi bir görünüm alır. Ilık ve nemli havalarda çiçek sapı üzerinde damla şeklinde bakteriyel akıntı oluşur. Çiçek enfeksiyonunu genç meyve enfeksiyonları takip eder. Genç meyveler kurur, buruşur ve genelde dökülmeden dalda asılı kalır. Hastalık ilerledikçe tüm sürgün, ana dallar ve gövdeye kadar yayılabilir.
Dip sürgünleri de dahil olmak üzere genç sürgünler hastalığa duyarlıdır. Enfekteli sürgünler ve yapraklarda renk değişikliği görülür. Armutlarda enfekteli sürgünler koyu kahve-siyah renk alır, elma ve ayvalarda ise açıktan koyuya kadar değişen kahverengidir. Taze sürgünler enfekte olduğunda siyahlaşır ve uç kısımları geriye doğru 180 derece kıvrılır. Bu belirti "Çobandeğneği" olarak adlandırılır. Ilık ve nemli havalarda, çiçek sapında olduğu gibi, sürgün üzerinde de damla şeklinde bakteriyel akıntı oluşur.
İlerleyen dönemde meyve enfeksiyonları, daha çok yazın dolu yağışından sonra meydana gelen yaralardan bakterinin giriş yapmasıyla oluşabilir. Armut meyvelerinde enfekteli kısım önce koyu yeşil veya su emmiş görünümü alır, daha sonra kahverengileşir veya siyahlaşır. Elma meyvelerinde ise enfekteli alanı çevreleyen sınır dokularında zamansız kızarma görülür. Meyve üzerinde damla şeklinde bakteriyel akıntı oluşabilir. Enfekteli meyveler renk değiştirir, buruşur ve mumyalaşarak dalda asılı kalır.
Dal ve gövdelerdeki enfekteli kısımlarda dokular içeriye doğru çöker ve başlangıçta kırmızımsı-kahverengi bir hal alır. Kabukta küçük yarıkların oluşması ve koşullar uygun olduğunda bu kısımlardan bakteriyel akıntıların çıkması enfeksiyonun ilk işaretidir. Hastalıklı kısımlarda kabuk bir bıçakla kaldırıldığında kabuk dokusunun kahverengileştiği ve bu kahverengileşmenin sağlam doku içine doğru ilerlediği görülür. Hastalığın bir diğer belirtisi kök boğazı ve kök yanıklığı şeklinde görülür. Kök boğazında enfekteli alan koyu, su emmiş görünümlü ve morumsu bir renk alır. Enfekteli alanın kenarları önceleri belirsiz veya kabarık olur, daha sonraları oluşan çatlak veya yarıklarla kenar kısımları belirginleşir. Kabuk kaldırıldığında enfekteli alandaki iç dokularda kızıl-kahverengi çizgiler görülebilir. Kök boğazı yanıklığı, hastalığın diğer belirtilerini taşımayan ağaçlarda da görülebilir ve bu nedenle diğer kök ve kök boğazı hastalıkları ile karışabilir.
Ateş yanıklığı hastalığı tüm dünyada karantinaya tabi olup, yumuşak çekirdekli meyve ağaçlarının en tahripkâr hastalığıdır. Sadece o yılın ürününü etkilemekle kalmayıp, ağaçlarda sürgün, ana dal ve gövdeyi hastalandırarak gelecek yıllardaki ürüne de etki edip ağacı kurutabilir. Ülkemizde Orta Anadolu Bölgesi'nde 1985 yılında saptanmış olup, günümüzde ülkemizin hemen her bölgesine yayılmış durumdadır.
KONUKÇULARI
E. amylovora Rosaceae familyasından Malus ve Pyrus cinslerinin yanı sıra 37 cinsi ve 129 türü enfekte eder. Özellikle armut, elma ve ayvalarda çok zararlıdır. Ayrıca yenidünya ve muşmula ağaçlarında da ciddi enfeksiyonlar oluşturur. Ahlât da (Pyrus elaeagnifolia) konukçusudur. Yumuşak çekirdekli meyve ağaçları dışında dağ muşmulası (Cotoneaster spp.), ateş dikeni (Pyracantha spp.), Diaspyros spp., ak diken (Crataegus spp.), üvez (Sorbus spp.) ve Photinia davidiana gibi bazı süs ve orman florası konukçuları arasındadır.
MÜCADELESİ
Ateş yanıklığı hastalığına karşı etkin bir mücadele için başlıca üç önemli esas üzerinde durulmalıdır. Bu önlemlerin birlikte uygulanması gerekir.
a) Bahçede inokulumu en aza indirgemek.
b).Yetiştiricilik tekniklerinden yararlanarak konukçudaki duyarlılığı asgari seviyeye indirmek.
c) Doğru zamanda kimyasal uygulaması yaparak enfeksiyonun yayılmasını ve oluşmasını önlemek.
Kültürel Önlemler
- Sertifikalı fidan kullanılmalıdır.
- Hastalıkla bulaşık alanlardaki konukçu bitkilerden çelik, aşı gözü, aşı kalemi, gibi üretim materyali alınmamalıdır.
- Yeni kurulacak fidanlıklar, hastalıkla bulaşık olduğu bilinen elma, armut ve ayva bahçelerinin yakınlarında tesis edilmemelidir.
- Özellikle hastalıkla bulaşık illerde bulunan resmi ve özel fidanlık ve anaçlıklar sürekli denetlenerek hastalık saptandığı takdirde yakılarak imha edilmelidir.
- Fidanlıklarda bulunan üretim materyallerinde yara açılmamasına özen gösterilmeli, fidanlar üzerinde bulunan çiçekler enfeksiyon riskini minimuma düşürebilmek için uzaklaştırılmalı ve hastalığın yayılmasında etkili olan vektör böcekler ile fidanlıklarda düzenli olarak mücadele edilmelidir.
- Büyük dallar kesildiğinde budama yerlerine %10'luk Sodyum hipoklorit sürülmeli ve aşı macunu ile kapatılmalıdır. Budamada kullanılan bıçak, testere, makas vs. %3 lük lizol eriyiği veya %10'luk sodyum hipoklorit çözeltisine daldırılarak dezenfekte edilmelidir.
- Enfekteli bahçelerde hastalık temizliği amacıyla yapılan budamalar yaz aylarında kuru havalarda yapılmalı, büyük dalların budamasında hastalık etmeninin aktif olmadığı kış ayları tercih edilmeli, budama yerlerine %10'luk sodyum hipoklorit sürülmeli ve aşı macunu ile kapatılmalıdır.
- Vejetasyon döneminde ağaçlar devamlı kontrol altında tutulmalı, hastalıklı çiçek demeti, sürgün ve dallar enfeksiyon noktasının en az 30-40 cm altından kesilip çıkarılmalı ve hemen bahçeden uzaklaştırılarak yakılmalıdır. Bu işlemlerde kullanılan aletler, her seferinde daha önce belirtilen dezenfektanlardan birine batırılarak budama işlemleri sürdürülmelidir.
- Bahçede dengeli gübreleme yapılmalı, aşırı vejetatif gelişmeyi sağlayan gübrelemelerden kaçınılmalı, ayrıca bahçe toprağının pH'sı 5.5-6.5 seviyelerinde tutulmalıdır.
- Yağmurlama sulama uygulanmamalı, damla sulama tercih edilmelidir.
- Farklı dönemlerde çiçek açmaları nedeniyle hastalık için uygun olan koşullarla çiçek döneminde karşılaşma şansları yüksek olan ve hastalığın yayılmasında önemli olan ateş dikeni, dağ muşmulası, akdiken, üvez, süs bitkisi olarak yetiştirilen elma, armut ve ayva T A G E M Meyve Hastalıkları Zirai Mücadele Teknik Talimatları 29 Bitki Sağlığı Araştırmaları Daire Başkanlığı bitkileri ile yabani konukçusu olan ahlat bitkileri sürekli kontrol edilmeli, mümkünse bahçe kenarlarından veya içinden sökülerek uzaklaştırılmalıdır.
- Birçok böcek türü, etmenin vektörü olması nedeniyle, zararlılarla (özellikle Cacopsylla pyricola, C. pyri, Lygus lineolaris) mutlaka mücadele edilmelidir. Ayrıca hastalıkla bulaşık alanlarda hastalığın yayılmasında arılar rol oynadığı için, arı kovanları bahçede bulundurulmamalıdır.
- Hastalığa karşı dayanıklı çeşit ve anaçlar seçilmelidir. Ülkemizde genelde yaygın olan armut çeşitleri hastalığa karşı duyarlıdır. Elmalardan en çok duyarlı olanlar klon anaçları M9, M26, M27 ve Mark isimli anaçlardır. M7, Novole ve Robusta 5 isimli elma anaçları ise en dayanıklı elma anaçlarıdır.